Neden MOOC’lar halen önemini korumaktadır

0 Shares
0
0
0

Anant Agarwal 

2013 MOOC’un (büyük serbest çevrimiçi dersler) vaatlerini boşa çıkardığı bir yılıydı. Büyük rakamlar ve büyük umutlar peşinden büyük hayal kırıklıkları getirdi. Ama edX’in başındaki Anant Agarwal MOOC konusunu hala önemsiyor — geleneksel sınıflara (ama muhtemelen yerini almak için değil) göre yüksek düzeyde öğrenmenin ek ve yaygın bir yolu olarak. Agarwal öğretmenlerin 21. yüzyıl öğrencilerinin ideal eğitim deneyimini yaratacakları harmanlanmış eğitim vizyonunu paylaşıyor.

Çeviri:ilker Gül

Kontrol eden: Sinan Özgün

Eğitimi tekrar düşünmek istiyorum. Geçen sene dört kelimeli yeni bir kelimenin icadı görüldü. M ile başlıyor. MOOC:dev serbest çevrimiçi dersler. Bir çok örgüt böyle çevrimiçi dersleri tüm dünyadaki milyonlarca öğrenciye bedava sunmakta. İnternet bağlantısı olan herkes bu büyük derslere erişim sağlayarak, mükemmel üniversitelerden öğrenebilecek ve sonunda bir belge alabiliyorlar. Şimdi bugün ki tartışmada, MOOC”a farklı bir tarafına odaklanacağım. Öğrendiklerimizden edindiğimiz şey şu çok büyük teknolojiler geliştiriyoruz ancak bu teknolojilere yeni eğitim modelleri yaratmak için çok az baş vuruyoruz. veya sınıfta yaptıklarımızı tekrar düşünmek ve keşfetmek için de

Pekala, Sınıflarımız değişebilirdi. Peki, işte bir sınıf Amerika’nın kuzeydoğusunda bir enstitüde, MIT. Ve bu 50 60 sene öncesinden bir sınıftı ve burada günümüzdeki bir sınıf. Ne değişti? Koltuklar renklenmiş. Yani? Ne olmuş yani… Son 500 yılda eğitim gerçekten değişmedi. Eğitimdeki son büyük gelişme matbaa ve ders kitaplarıydı. Etrafımızdaki her şey değişti. Bilirsiniz, ulaşımdan sağlık sigortasına kadar, her şey değişik ama eğitim değişmedi.

Ayrıca erişim açısından da gerçek bir sorun oluştu. Burada gördüğünüz bir rock konserinden değil. Ve sahnenin ucunda gördüğünüz kişide Madonna değil. Bu Nijerya’da Obafemi Awolowo Üniversitesinde bir sınıf. Şimdi hepimiz uzaktan eğitimi duymuştuk ama arkadaki öğrenciler öğretmenlerinden 200 fit uzaktalar, Bence onlar çok-uzaktan eğitim görüyorlar. Şimdi, Gerçekten inanıyorum ki eğitimi dönüştürebiliriz, hem kalite hem boyut ve teknolojiye erişim olarak.. Örneğin, edX’de, eğitimi çevrimiçi teknolojilerle dönüştürmeye çalışıyoruz. Son 500 senedir verilen eğitim kireçlenmiş durumda, onu yapılandırmayı ve ayrıntılı yönetmeyi gerçekten düşünemiyoruz. Ve gerçekten onu tamamıyla yeniden düşünmeliyiz. At arabasından uçağa geçmek gibi. Altyapı bile değişmeli. Herşey değişmeli. Dersleri kara tahtadan çevrimiçi alıştırmalara çevrimiçi videolara geçirmeliyiz. Etkileşimli görsel laboratuvarlara ve oyun içerikli öğrenmeye geçmeliyiz. Tamamıyla cevrimiçi sınıflandırmaya ve eşli etkileşim ve yine tartışma panolarına geçmeliyiz Her şey değişmeli.

Pekala edX ve diğer örgütlerin bir kısmında, MOOC aracılıyla bu teknolojileri eğitime uyguluyoruz ve gerçekten eğitime olan erişim artıyor. Ve bu örneği duydunuz Bu dersleri ilk başlattığımız yerde ki bu MIT devreler ve elektronik dersiydi yaklaşık bir bir buçuk sene önce, 162 ülkeden 155.000 öğrenci bu derse katıldı. Ve pazarlama bütçemizde yoktu. Şimdi 155.000 büyük bir rakam. Bu rakam MIT ‘nin 150 yıllık tarihindeki tüm mezunlarından daha fazla. 7.200 öğrenci bu dersi geçti ve bu zor bir dersti. 7.200 de büyük bir rakam. Eğer MIT’de her yıl 2 sene boyunca öğretiyor olsaydım, Bu kadar öğrenciye öğretebilmek için 40 sene boyunca öğretmenlik yapmam gerekirdi.

Şimdi sayıların büyük olması hikayenin sadece bir kısmı. Bu yüzden bugün farklı bir bakış açısı ile MOOC’un diğer bir tarafını farklı bir yüzünü tartışmak istiyorum. Öğrendiğimiz ve geliştirdiğimizi büyük olarak alıp küçük olarak sınıflara harmanlaşmış bir eğitim modeli yaratmak için uyguluyoruz

Ama buna başlamadan önce size bir hikaye anlatmama izin verin. Kızım 13’üne girip, ergenliğe adım attığı zaman, İngilizce konuşmayı bıraktı ve yeni bir dil konuşmaya başladı. Ergenizce deniyor. dijital bir dil. İki adet ses var: bir homurtu ve bir sessizlik.

Tatlım yemeğe gel

Hmm

Beni duydun mu

Sessizlik.(Gülüşmeler)

beni dinler misin?

Hmm.;

İletişim ile ilgili gerçekten bir sorunumuz vardı ve iletişim kurmuyorduk, taki bir gün şunu yapana kadar. Ona mesaj yazdım. (Gülüşmeler) Anında cevap aldım. Dedem ki, hayır bir yanlışlık olmalı. Bilirsiniz, arkadaşlarından birinin aradığını filan düşünmüştür. Sonra bir kez daha mesaj attım, şak bar cevap daha. Bu muhteşem dedim. Ve o günden sonra hayatımız değişti. Ben yazdım o cevapladı. Bu kesinlikle muhteşem. (Alkışlar)

Bu yüzden Y nesli değişik bir şekilde oluşmuş. Şimdi en yaşlıyım belki genç görünüşüm yanıltıyor olabilir ama ben Y neslinden değilim. Ama bizim çocuklarımız farklı. Y nesli tamamıyla çevrimiçi teknolojilerle uyumlu. Öyle ise neden sınıflarda mücadele veriyoruz? Ona karşı savaşmayalım. Kucaklıyalım. Aslında, Öyle düşünüyorum — ve iki koca baş parmağım var, pek iyi mesaj yazamam — ama şuna bahse girebilirim, bizim çocuklarımızın ve onların torunlarının gerçekten ama gerçekten küçük çelimsiz baş parmakları daha kolay mesaj yazacaktır evrim tüm bunları düzeltecektir. Peki eğer biz teknolojiyi kucaklaşak, Y neslinin doğal eğilimlerini kucaklasak bu çevrimiçi teknolojileri yaratmayı ve bunları onların hayatı ile harmanlamayı gerçekten düşünsek. Öyle ise yapabileceğimiz şey şu. Çocuklarımızı sınıflara sürmektense, sabahın sekizde onları dışarıya gütmektense — Sabahın sekizde okula gitmekten bende nefret ettim. öyle ise neden çocuklarımızı buna zorluyoruz? öyle ise bunun yerine yapılması gereken videolar izlemelerini etkileşimli alıştırmalar yapmalarını sağlamak her nerede rahat ediyorlarsa, yurt odalarında, yatak odalarında, yemek odasında, banyoda, en yaratıcı oldukları yer neresi ise. Daha sonrasında sınıfa birebir etkileşim için gelirler. Aralarında tartışabilirler. Birlikte soruları çözebilirler. Bir profesörle birlikte çalışır ve sorularını profesöre cevaplatabilirler. Aslında edX ile ilk dersimizi olan devreler ve elektronik dersini tüm dünyaya verirken farkına varmadan olan şey buydu. İki lise öğretmeni Moğulistan Sant lisesinde sınıflarını çevirdiler, video dersler ve etkileşimli alıştırmalar kullanıyorlar, ki öğrenenler lisede, 15 yaşındalar, şu da var ki, bunları alıp evlerinde de yapıyorlar ve sınıfa geliyorlar resimden anlaşılacağı gibi, birbirleri ile etkileşim içindeler ve uygulamalı laboratuvar çalışması da yapıyorlar. Ve öğrenmemizin tek nedeni bir bloga bunu yazmalarıydı ve bu bloğa takılıp kaldık.

Başka pilot çalışmalar da yapıyoruz. Böylece deneysel harmanlanmış pilot derler yaptık, Kaliforniya’daki San Jose Devlet Üniversitesi ile çalıştık ve tekrar devreler ve elektronik için. Bunu çok duyacaksınız. Bu ders öğrenimin petri kabı gibi bir şey oldu. İşte tekrar öğrenciler, öğretmen sınıfı kapatıyor, harmanlanmış çevrimiçi ve kişisel dersler ve sonuçlar şaşkınlık verici. Şimdi hemen bu sonuçları haneye yazmayın. sadece biraz daha fazla deneme yapana kadar birazcık daha bekleyin. ama ilk sonuçlar inanılmaz. Geleneksel olarak, dönemden döneme, geçmiş bir çok yıl boyunca, bu derste, tekrar ediyorum, zor bir ders, başarısızlık oranı yüzde 40-41 arasıydı her dönem. geçen sene karma dersler ile, başarısızlık oranı yüzde dokuza düştü. Bu sonuçlar çok ama çok iyi.

Bunu ilerletmeden önce, Birazda anahtar fikirler üzerine konuşmak istiyorum. Nedir bu tüm işlerin çalışmasının sağlayan anahtar fikirler?

Fikirlerden biri aktif öğrenim. Buradaki fikir öğrencileri sınıflara sokup ders izletmek yerine, bunları ders dediğimiz şeylerle değiştirmeliyiz. Dersler serpiştirilmiş ve bölümlenmiş video ve etkileşimli alıştırmalar. Pekala bir öğrence beş-, yedi dakika video izleyip ardından etkileşimli alıştırmalar yapabilir. Bunu eğitimin eğitimi sokratlaştırılması olarak düşünün. Sorular sorarak öğretiyorsun. Ve bu öğrenme çesidine aktif öğrenme deniyor ve gerçekten çok önceleri, 1972 de ki belgelerde teşvik edilmiş, Craik ve Lockhart tarafından ki onlar öğrenmenin ve akılda tutmanın zihinsel işlemlerle güçlü derecede ilişkili olduğunu keşfettiler ve bunu belirttiler. öğrenciler nesneler ile etkileşime girdikleri zaman daha kolay öğreniyorlar.

İkincisi kendin-ayarla. Şimdi, ben bir konferans salonuna gitmiş olsaydım, ve siz ben olsaydınız, 50 dakikaya kadar hocayı unutmuş olurdum. bu kadar zeki olamazdım ve not alma ile boğuşur sonrasında dersin geri kalan saatlerini de kaçırırdım. Bunun yerine çevrimiçi teknolojiler birlikte videolar ve etkileşimli yükümlülükler versek daha iyi olmaz mı? Durdurma tuşuna basabilirler. Profesörü geri sarabilirler. Hata sesini kısabilirler. Bu kendin-ayarla yöntemi öğrenmeyi bayağı bir yararlı olabilir.
Üçüncü fikir ise anında geri bildirim, Anında geri dönüş ile bilgisayar notlandırmalı alıştırmaları ile. Demek istediğim başka türlü 150.000 öğrenciyi nasıl eğitirsiniz? Bilgisayarınız bütün alıştırmaları notlandırabiliyor. Ve tüm ödevlerinizi teslim alıyoruz ve iki hafta sonra notlarınız geri geliyor, neredeyse unutmuş oluyorsunuz. Öğrencilik günlerimden ödevlerimin bazılarını hala alamadım. Bazılarına asla not verilmedi. Öyle ise anında geri bildirim ile öğrenciler cevapları okuyup onaylayabilir. Eğer yanlış anladılarsa anında geri dönüş alabilirler. tekrar ama tekrar deneyebilirler ve bu daha çekici olacaktır. Anında geri bildirim alıyorlar ve şurada gördüğünüz yeşil tik işareti edX de kült bir sembol oluyor. Öğrenciler bize gece yataklarına gittiklerinde yeşil tik işaretini hayal ettiklerini söylüyorlar. Aslında, önceki sene devreler dersini alan öğrencilerden biri, o daha sonradan Berkeley’den yıl sonunda yazılım dersi almaya gitti ve bizim tartışma panomuza(forum) Kursa henüz başladığında bizim tartışma panosuna yeşil tik butonu hakkında söylediği şey: "Ah tanrım; seni özlemişim." En son ne zaman öğrencilerin ödevlerine yorum attıklarını gördünüz? Benim meşlektaşım Ed Bertschinger MIT’de fizik bölümünün başı, anında geri bildirim için şunu dedi: Anında geri bildirim öğretme anlarını öğrenme sonucuna çeviriyor.
Bir sonraki büyük fikir oyunlaştırma. Bilirsiniz, tüm öğrenciler etkileşimli videoları ve diğerlerini filan çok iyi karşıladılar. Bilirsiniz işte, aşağı otururlar ve uzaylıların gemilerini bütün gün boyunca başarana kadar vururlar. Pekala biz oyunlaştırma tekniğini öğrenmeye uyguladık ve bu çevrimiçi laboratuvar inşa edebiliriz. Yaratıcılığı nasıl öğretebiliriz? Tasarımı nasıl öğretebiliriz? Bunu çevrimiçi laboravatuvar kullanarak ve bilgisayarın gücü kullanarak çevrimiçi laboratuvarlar yaparak yapabiliriz. İşte buradaki küçük video gibi, Öğrencilere verdiğiniz daha çok legolarla tasarlamak gibi. İşte, öğrenenler lego yapar gibi kolay bir şekilde devre yapıyor. Ve tabi ki bu da bilgisayar tarafından notlandırılıyor.
Beşincisi eşli öğrenme. Öyle ise burada tartışma forumlarını ve münzaraları ve Facebook’u etkileşim için kullanıyoruz dikkat dağıtıcı olarak değil ama öğrencilerin öğrenmesine gerçekten yardım ediyor. Size bir hikaye anlatmama izin verin. Devreler dersini 155.000 öğrenciye verdiğimiz zaman, kursun başlangıcını takip eden üç gece boyunca uyumadım. Asistanlarıma dedim ki, tamam 24/7 forumları gözleyeceğiz ve soruları cevaplayacağız. 100 öğrencinin soruların cevapladım. Bunu nasıl 150.000 yapabilirim? Peki bir gece saat 2’de otururken ve sanırım Pakistan’dan bir öğrencinin sorusu vardı, soru sordu ve tamam cevabı yazmama izin ver dedim, pek hızlı yazamam ve yazmaya başladım ki ben bitirmeden, Mısırdan başka bir öğrenci cevapla belirdi, hayır bu tam olarak doğru değil ve ben bitiremeden Amerika’dan başka bir öğrenci başka bir cevapla belirdi. Ve arkama yaslanıp hayran oldum. Boom, boom, boom, boom, öğrenciler tartışıyor ve birbirleriyle etkileşime giriyorlardı ve gecenin 4’ünde, ben tamamıyla mest olmuştum ve artık sabahın 4’ünde doğru cevabı buldular. Ve tek yapmam gereken gidip onu kutlamaktı, "İyi cevap." Ve bu kesinlikle harikaydı, öğrenciler birbirlerinden öğreniyorlar ve bize öğreterek öğrediklerini söylüyorlar.

Ve bunların hepsi gelecekte olacak olanlar değil. Bu gün oluyorlar. Bu harmanlanmış pilot öğrenme modellerini tüm dünyada bir çok üniversite ve lisede uyguluyoruz Çin Tsinghua’dan Moğolistan Ulusal Üniversitesine kadar Kaliforniya Berkeley’e kadar tum dünyada. Ve tüm bu teknoloji türleri gerçekten karma-harmanlanmış modeller gerçekten eğitimde devrime yardım ediyor. MOOC’un ve iş yönünden bir çok pratikte ki sorunların çözümü olabilir. Aynı zamanda MOOC derslerini diğer üniversitelere lisanslayabiliriz ve işte MOOC için bir gelir modeli üniversiteler profesörler ile lisanslayabilir ve bu çevrimiçi dersleri yeni nesil ders kitapları olarak kullanabilir. İstedikleri kadar çok veya az kullanabilirler ve öğretmenlerin cephanesi haline gelirler.

Son olarak sizden benimle birlikte biraz hayal kurmanızı istiyorum. Eğitimi gerçekten tekrardan hayal etmemizi istiyorum. Konferans salonlarından boşluklara taşınmak zorunda kalacağız. Kitaplardan tabletlere taşınmak zorunda kalacağız Hindistan’da Aakash gibi veya Raspberry Pi, 20 dolar. Aakash ise 40 dolar. Tuğla ve harçtan okul binalarından dijital yurtlara geçmek zorundayız
Ama günün sonunda düşünüyorum ki, bence üniversitemizde hala bir konferans salonuna ihtiyacımız var. Aksi halde, torunlarımıza nasıl burası senin büyükbabanın bir mısır sapı gibi düzenle oturduğu sınıf ve profesörü izler sonunda da ders hakkında konuşurdu ve bilirsin bir geri sarma düğmen bile yoktu?

Teşekkürler.

(Alkışlar)

Teşekkürler. Teşekkürler. (Alkışlar)

Yazının Kaynağı:
https://www.ted.com/talks/anant_agarwal_why_massively_open_online_courses_still_matter?referrer=playlist-moocs_101

0 Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like

Yeni ağ

Tim Berners-Lee 20 yıl önce, Tim Berners-Lee Dünya Çapında Ağ’ı (World Wide Web, kısaca WWW) icat etti. Bir…